Avrupa Birliği’nin yeni sürdürülebilirlik düzenlemeleri, Türk hazır giyim sektörünü ciddi bir dönüşüm sürecine yönlendiriyor. İstanbul’da gerçekleştirilen “Türk Giyim Endüstrisinin Dönüşüm Yolculuğu” konferansında, Türkiye’nin stratejik konumu ve üretim kabiliyeti öne çıkarılarak, dijitalleşme ve çevresel uyumun artık ertelenemeyecek bir ihtiyaç olduğu vurgulandı. AB ile uzun süredir yürürlükte olan Gümrük Birliği’nin kapsamının genişletilmesi, sektör temsilcileri tarafından tekrar gündeme getirildi.

Konferansa katılan uluslararası birlik temsilcileri, Türkiye’nin AB ile ticaret ilişkilerinde hizmetler, dijital çözümler ve sürdürülebilirlik kriterlerini de içeren güncel bir çerçeveye ihtiyaç duyduğunu belirtti. Özellikle ürünlerin tüm yaşam döngüsünü izleyebilme, geri dönüştürülebilirlik, onarılabilirlik ve karbon ayak izi gibi çevresel kriterler artık sadece tercih değil, zorunluluk haline geliyor.

Avrupa’daki alıcılar, Türk firmalardan sadece kalite değil aynı zamanda sürdürülebilir üretim kanıtı da talep ediyor. Bu kapsamda firmalar, dijital ürün pasaportu ve çevresel tasarım uygulamaları gibi yeniliklere yatırım yapıyor. Türkiye’nin AB’ye tekstil ihracatında üçüncü büyük tedarikçi konumunda olması, dönüşüm sürecinin aciliyetini daha da artırıyor. Pandemi sonrası oluşan küresel tedarik zinciri belirsizliği de, daha şeffaf, dijital ve çevreci üretim sistemlerine olan ihtiyacı pekiştiriyor.

Sektör paydaşları, yeni regülasyonlara uyum sağlayabilmek adına rehber dokümanlar ve simülasyon tabanlı üretim teknikleri geliştirerek dönüşüm yolculuğunda ilerlemeyi hedefliyor. Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin küresel pazardaki rekabet gücünü sürdürebilmesi için kritik önemde.